Çağdaş Sözlük

Mükâbere ~ مكابرة

Lugat-ı Remzi - Mükâbere ~ مكابرة maddesi. Sayfa: 667 - Sira: 16

Lugat-ı Remzi; Mükâbere maddesi. osmanlıcada Mükâbere ne demek, Mükâbere anlamı manası, Mükâbere osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte Mükâbere hakkında bilgi. Arapça Mükâbere ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada Mükâbere anlamı

Lugat-ı Remzi - مكابرة Mükâbere ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

Mükâbere ~ مكابرة güncel sözlüklerde anlamı:

MüKaBERE ::: (Kibr. den) Kendi sözünün haksızlığını ve karşısındakinin doğruluğunu bildiği hâlde kabul etmemek ve nizâ çıkarmak, kavga etmek. Kendini büyük görmek.(Hilkat-ı kâinatta bir hikmet-i tâmme görünüyor. Evet inayet-i ezeliyenin timsali olan hikmet-i İlâhiyye, kâinatın umumunda gösterdiği maslahatların riâyeti ve hikmetlerin iltizamı lisanı ile saadet-i ebediyeyi ilân eder. Çünkü, saadet-i ebediyye olmazsa, şu kâinatta bilbedahe sâbit olan hikmetleri, fâideleri mükâbere ile inkâr etmek lazım gelir... S.)

mükâbere ::: (a. i. kibr'den) : sözünün mânâsız ve kendinin haksız olduğunu bildiği halde ağız kalabalığı ile karşısındakini susturmıya çalışma; kendini büyük görme.

mükâfaha ::: (a. i.) : yüzyüze'gelme; karşılaşma; savaşma.

mükâbere ::: münakaşada ağız kalabalığı ile karşısındakini yenmeye çalışma, yanlışta direnme, büyüklenme.

MüKaBERE ::: Hakkı, doğruyu işitince, kabûl etmemek, inâd etmek, kendini büyük görmek. (Bkz. Kibir)

mükâbere ::: büyüklük taslayarak doğruyu kabul etmeme , münakaşada ağız kalabalığı ile karşısındakini yenmeye çalışma , yanlışta direnme , büyüklenme , (kibr , den) kendi sözünün haksızlığını ve karşısındakinin doğruluğunu bildiği halde kabul etmemek ve niza çıkarmak , kavga etmek , kendini büyük görmek

MÜKÂBERE :::

(Kibr. den) Kendi sözünün haksızlığını ve karşısındakinin doğruluğunu bildiği hâlde kabul etmemek ve nizâ çıkarmak, kavga etmek. Kendini büyük görmek.(Hilkat-ı kâinatta bir hikmet-i tâmme görünüyor. Evet inayet-i ezeliyenin timsali olan hikmet-i İlâhiyye, kâinatın umumunda gösterdiği maslahatların riâyeti ve hikmetlerin iltizamı lisanı ile saadet-i ebediyeyi ilân eder. Çünkü, saadet-i ebediyye olmazsa, şu kâinatta bilbedahe sâbit olan hikmetleri, fâideleri mükâbere ile inkâr etmek lazım gelir... S.)