Çağdaş Sözlük

Mukayyed ~ مقيد

Lugat-ı Remzi - Mukayyed ~ مقيد maddesi. Sayfa: 666 - Sira: 5

Lugat-ı Remzi; Mukayyed maddesi. osmanlıcada Mukayyed ne demek, Mukayyed anlamı manası, Mukayyed osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte Mukayyed hakkında bilgi. Arapça Mukayyed ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada Mukayyed anlamı

Lugat-ı Remzi - مقيد Mukayyed ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

Mukayyed ~ مقيد güncel sözlüklerde anlamı:

MUKAYYED ::: Kayıtlı. Serbest olmayan. Sınırlı. Bağlı. * Deftere geçmiş, kaydedilmiş olan. Bağlanmış. El veya ayağında zincir, kelepçe bulunan. Mevkuf olan. * Bir işe ehemmiyet veren. İşine önem verip bakan.

mukayyed ::: (a. s. kayd'dan) : 1) kayıtlı, bağlı, bağlanmış. 2) ayağında zincir ve pranga bulunan. 3) bir işe ehemmiyet (*önem) veren. 4) kaydolunmuş, deftere geçmiş.

mukayyid ::: (a. s. kayd'dan. c. : mukayyidin) : 1) kaydeden. 2) i. kayıt me'muru.

mukayyed ::: kayıtlı, bağlı, sınırlı.

MUKAYYED ::: Nisâ sûresinin doksan ikinci âyet-i kerîmesinde bir mü'mini hatâ ile öldürenin, keffâret (cezâ) olarak mü'min bir köle âzâd etmesi, buna gücü yetmezse, iki ay aralıksız oruç tutması lâzım geldiği bildirilmiştir. Âyet-i kerîmede köle kelimesi mukayyeddir. Çünkü, mü'min sıfatıyla kayıtlanmıştır. (Serahsî)

Mâide sûresinin seksen dokuzuncu âyet-i kerîmesinde yemin keffâreti için bir köle âzâd etmek, yâhut on fakiri doyurmak, yâhut onları giydirmek olduğu, bu üçünden birini yapamayanın üç gün ardarda oruç tutması îcâbettiği bildirilmiş, böylece; "Üç gün oruç tutma" işi ondan önceki üç şeyden birine gücü yetmeme şartı ile mukayyeddir. (Serahsî)

mukayyed ::: bağlı , kayıtlı , sınırlı , bağlanmış , deftere geçmiş

mukayyed ::: ‬bağlı

mukayyed ::: zincire vurulmuş

mukayyed ::: kayıtlı

mukayyed ::: (a. s. kayd'dan) 1) kayıtlı, bağlı, bağlanmış. 2) ayağında zincir ve pranga bulunan. 3) bir işe ehemmiyet (*önem) veren. 4) kaydolunmuş, deftere geçmiş.

mukayyid ::: (a. s. kayd'dan. c. : mukayyidin) 1) kaydeden. 2) i. kayıt me'muru.

MUKAYYED :::

Kayıtlı. Serbest olmayan. Sınırlı. Bağlı. * Deftere geçmiş, kaydedilmiş olan. Bağlanmış. El veya ayağında zincir, kelepçe bulunan. Mevkuf olan. * Bir işe ehemmiyet veren. İşine önem verip bakan