Çağdaş Sözlük

Karîn ~ قرين

Lugat-ı Remzi - Karîn ~ قرين maddesi. Sayfa: 115 - Sira: 3

Lugat-ı Remzi; Karîn maddesi. osmanlıcada Karîn ne demek, Karîn anlamı manası, Karîn osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte Karîn hakkında bilgi. Arapça Karîn ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada Karîn anlamı

Lugat-ı Remzi - قرين Karîn ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

Karîn ~ قرين güncel sözlüklerde anlamı:

KARiN ::: Yakın. Hısım. Akraba. * Arkadaş. Yaşı aynı olan arkadaş. Refik. Komşu. * Bir şeyi elde eden, nâil olan. * Pâdişahın daimi surette yakınında bulunan. Mâbeynci.

KARiN ::: Kılıcı ve oku olan. * Hacla umreyi birlikte yapan.

Karin ::: (a. s. c. : kurenâ) : 1) yakın, (bkz. : karîb). 2) bir şeye sahip olan, bir şeye nail olan. 3) hısım, komşu, arkadaş gibi yakın olanlardan her biri. 4) pâdişâhın dâimi surette yakınında bulunan, mabeyinci. Ser-karîn : baş mabeyinci.

karîn-i evvel ::: baş mabeyinci.

karîn-i re'y-i sâib ::: isabetli, düşünceye uygun.

karîn-i sâni ::: ikinci mabeyinci, karine (a. i. c. : karâin) : karışık bir iş veya mes'elenin anlaşılmasına, çözülmesine yarıyan hal, ipucu, (bkz. : emare).

karîne-i katla ::: ("ka" uzun okunur) : huk. lâyık olan dereceye varan emare : [birinin, elinde kanlı bir bıçakla bir evden çıktığı sırada, o evde henüz öldürülmüş biri görülünce, evden çıkan kimsenin, ölenin katili olduğuna hükmetmek gibi]

karîne-i katıa-i kanûniyye ::: huk. hükmün sebeplerinden olan yemin, şahitlik. v. s.

karîne-i kâtıa-i takdîrivye ::: bir tüccarın, ticâreti meslek edinip, devamlı olarak bu işle meşgul olması gibi.

karîn ::: yan yana, yakın.

karîn ::: yakın

kârin ::: yakın

karin ::: ‬yakın

karin ::: eş dost

KARİN :::

Kılıcı ve oku olan. * Hacla umreyi birlikte yapan