Harâm ~ خرام
Lugat-ı Remzi - Harâm ~ خرام maddesi. Sayfa: 488 - Sira: 10

Lugat-ı Remzi; Harâm maddesi. osmanlıcada Harâm ne demek, Harâm anlamı manası, Harâm osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte Harâm hakkında bilgi. Arapça Harâm ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada Harâm anlamı
Lugat-ı Remzi - خرام Harâm ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
Harâm ~ خرام güncel sözlüklerde anlamı:
HARAM ::: Helâl olmayan, İslâmiyetçe ve dince nehyedilen şeyler ve ameller. Allah'ın izin vermediği, men'ettiği şeyler. Helâlin zıddı olan şey.
haram ::: (a. s.) : 1) şerîatçe, dince yasak edilmiş şey. 2) tecâvüz edilmesi, dokunulması men'edilen, kutsal, mübarek. Beyt-i haram : Mekke'deki Kabe. Mescid-i haram (kutsal mescid) : Kâbe-i Mükerreme'nin bulunduğu ibâdetgâh. Şehr-i haram : haram ayı. [İslâmdan önceki zamanda, Arapların, birbirleriyle savaşı yasak olan ay, Muharrem ayı].
hıram ::: (f. i.) : nazlı, edalı, salına salına gidiş, (bkz. : bahtere).
hirâm ::: (f. i.) : salınma, salınarak edalı edalı yürüme, (bkz. : bahtere).
harâm ::: dince yasak edilmiş şey.
HARaM ::: Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
De ki, Rabbim; bütün fuhşiyâtı (küfür ve nifakı) açığını ve gizlisini, her türlü günâhı, haksız isyânı ve Allahü teâlâya hiçbir zaman bir burhan indirmediği herhangi bir şeyi ortak koşmanızı ve bilmediğiniz şeyleri Allahü teâlâya isnâd etmenizi, harâm etti. (A'râf sûresi: 33)
Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri harâmdır. Sonra ellerini kaldırıp, duâ ederler. Böyle duâ nasıl kabûl olunur? (Hadîs-i şerîf-Kimyây-ı Seâdet)
İnsan, harâm işlemeği kalbinden geçirir, Allah'tan korkarak yapmazsa, hiç günâh yazılmaz. Harâmı işleyince, bir günâh yazılır. (Hadîs-i şerîf-Berîka)
Allahü teâlâ, harâm olan şeylerde size şifâ yaratmamıştır. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)
Harâmlardan sakınmak, akıllıların şânından, şereflilerin tabiatındandır. (Hazret-i Ali)
Harâmda şifâ yoktur. (İmâm-ı Rabbânî)
Harâmdan bir altını sâhibine vermek, yüz altın sadaka vermekten fazîletlidir, iyidir. (İmâm-ı Rabbânî)
Dünyâda harâm işleyen kimse, âhirette ondan mahrûm kalır. Burada helâl şeyleri kullananlar, orada o şeylerin hakîkatine kavuşur. Meselâ, bir erkek dünyâda harâm olan ipeği giyerse, âhirette ipek giymekten mahrûm edilir. İpek ise, Cennet elbisesidir. O hâlde, bu günâhtan temizlenmedikçe, Cennet'e girilemez demektir. Cennet'e giremeyen de Cehennem'e gider. Çünkü, âhirette, bu ikisinden başka yer yoktur. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
Haram :::
- Din kurallarına aykırı olan, dinî bakımdan yasak olan, helal karşıtı.
- Yasak.
haram ::: haram
harâm ::: dince yasak edilmiş şey
haram ::: haram
haram ::: (a. s.) 1) şerîatçe, dince yasak edilmiş şey. 2) tecâvüz edilmesi, dokunulması men'edilen, kutsal, mübarek. Beyt-i haram : Mekke'deki Kabe. Mescid-i haram (kutsal mescid) : Kâbe-i Mükerreme'nin bulunduğu ibâdetgâh. Şehr-i haram : haram ayı. [İslâmdan önceki zamanda, Arapların, birbirleriyle savaşı yasak olan ay, Muharrem ayı].
hıram ::: (f. i.) nazlı, edalı, salına salına gidiş, (bkz. : bahtere).
hirâm ::: (f. i.) salınma, salınarak edalı edalı yürüme, (bkz. : bahtere).
haram ::: yasak
HARAM :::