Çağdaş Sözlük

Riyâzet ~ رياضة

Lugat-ı Remzi - Riyâzet ~ رياضة maddesi. Sayfa: 612 - Sira: 10

Lugat-ı Remzi; Riyâzet maddesi. osmanlıcada Riyâzet ne demek, Riyâzet anlamı manası, Riyâzet osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte Riyâzet hakkında bilgi. Arapça Riyâzet ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada Riyâzet anlamı

Lugat-ı Remzi - رياضة Riyâzet ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

Riyâzet ~ رياضة güncel sözlüklerde anlamı:

RiYAZET ::: Nefsi kırma. Fani şeylerden nefsini çekerek kanaat içinde yaşamak. * Bir hastalıktan dolayı veya nefsini terbiye maksadıyla çok yemek ve içmeyi terkederek faydalı fikirlerle, ibadet ve ilimle meşgul olmak. Az gıda ile yaşamak. * İdman.

riyazet ::: (a. i.) : nefsi kırma, dünyâ lezzetlerinden ve rahatından sakınma, perhizle, kanaatle yaşama. riyâzet-i bedeniyye : cimnastik.

riyâzet ::: nefsi ıslah için az gıda ile yaşama.

RiYaZET ::: Riyâzet, verâ ve takvâ ile olur. Takvâ, haramlardan sakınmaktır. Verâ, haramlarla birlikte, mübâhları ihtiyaçtan fazla kullanmaktan sakınmaktır. (Muhammed Hâdimî)

Peygamberlik için, insanda riyâzet ve mücâhede gibi bâzı şartların bulunması veya buna elverişli olarak doğmak lâzım değildir. Allahü teâlâ, dilediğini seçerek, bunu ihsân eder. O, her şeyi bilir ve en iyisini yapar. (Seyyid Şerîf Cürcânî)

İnsanlar, riyâzet deyince, açlık çekmeği ve oruç tutmağı anladılar. Hâlbuki dînimizin emrettiği kadar yemek için dikkat etmek, binlerce sene nâfile oruç tutmaktan daha güç ve daha faydalıdır. Bir kimsenin önüne lezetli tatlı yemekler konsa, iştihâsı olduğu hâlde ve hepsini yemek istediği hâlde, dînimizin emrettiği kadar yiyip, fazlasını bırakması, şiddetli bir riyâzettir ve diğer riyâzetlerden çok üstündür. Bir kimse, bin sene ibâdet etse ve sıkıntılı riyâzetler çekse ve sıkı mücâhede (nefse zor gelen şeyler) yapsa, eğer bir Peygamber-i zî-şâna uymamış ise, bütün bu çalışmalarının bir arpa kadar kıymeti olmaz. Çölde görülen serâb gibi, hiçbir şeye yaramaz. (İmâm-ı Rabbânî)

Bizim yolumuz riyâzet ve mücâhede çekme yolu değildir. Bizim yolumuz sohbet (berâber olma) yoludur. (İmâm-ı Rabbânî)

Çok açlık ve çok uykusuzluk dimağı yorar. Hakîkatleri ve ince bilgileri anlamağı önler. Bunun için riyâzet çekenlerin keşifleri hatâlı olur. (Ubeydullah-ı Ahrâr)

Riyâzet ve nefsle mücâhede, hârika ve kerâmeti arttırır. Evliyânın sohbeti ise, kalbe zikri (Allahü teâlâyı hatırlamayı) yerleştirir. Peygamber efendimizin sünnet-i seniyyesine uymayı kolaylaştırır. (Seyfeddîn-i Fârûkî)

Rub'-ı dâire tahtasının bir yüzüne Rub'-ı mukantara, diğer yüzüne de Rub'-ı müceyyeb denir. Rub'-ı dâire tahtası İslâm âleminde dördüncü hicrî asırdan beri kullanıla gelmiştir. (Ahmed Ziyâ Bey)

Riyazet :::


  1. Nefsin isteklerini kırma
    Örnek: Karargâhta âdeta bir manastır hayatının riyazeti içinde yaşıyorduk. H. E. Adıvar

riyâzet ::: nefsinin isteklerine boyun eğmeden yaşama , nefsi kırma

riyâzet ::: ‬nefsinin isteklerine boyun eğmeden yaşama

riyazet ::: (a. i.) nefsi kırma, dünyâ lezzetlerinden ve rahatından sakınma, perhizle, kanaatle yaşama. riyâzet-i bedeniyye : cimnastik.

RİYAZET :::

Nefsi kırma. Fani şeylerden nefsini çekerek kanaat içinde yaşamak. * Bir hastalıktan dolayı veya nefsini terbiye maksadıyla çok yemek ve içmeyi terkederek faydalı fikirlerle, ibadet ve ilimle meşgul olmak. Az gıda ile yaşamak. * İdman